Tahmin
Bir delikanlı heyecanla annesine gelir ve aşık olduğunu, evlenmek istediğini ve kızı onunla tanıştırmak istediğini söyler. Ama sadece eğlence olsun diye eve 3 kız getireceğini ve annesinin evleneceği kızı tahmin etmesini ister. Ertesi gün 3 güzel kızla eve gelir. Otururlar, bir süre sohbet ederler. Bir süre sonra çocuk heyecanla annesine sorar: "Tahmin ettin mi?" diye. Anne duraksamadan cevap verir:"Ortadaki kızıl saçlı olan."Oğlan hayretle annesine sorar: "İnanılmaz, nasıl bildin?" Anne cevap verir: "Bir tek ondan hoşlanmadım."
Yumurta sorunu
İskoçyalı'nın tavuğu İngiliz'in bahçesine yumurtlamış. Biri:"Tavuk benim, yumurta da benimdir" diyor. Diğeri: "Benim bahçem, dolayısı ile yumurta da benimdir." En sonunda İskoç: "Bu böyle sürer gider. En iyisi birbirimize birer tekme atalım. Yerde en kısa süre kalan yumurtayı alsın" der. İngiliz de kabul eder. İskoç'un önce tekme atmasına karar verirler. İskoç en ağır postallarını giyip gelir. İyice bir abanıp İngiliz'in bacaklarının arasına bir tekme atar. İngiliz yerden yarım saat sonra ancak kalkabilir. İngiliz tam tekmeyi atmak için hazırlanacakken, İskoç yumurtayı uzatır: "Al senin olsun, bir yumurta için değmez."
Tetris
Temel, bir binanın aşağısında durmuş, arkadaşlarını da çatıya çıkarmış. Aşağıdan arkadaşlarına bağırmış:"Sen iki kolunu da yana açıp atla!"Birinci, Temel'in dediğini yapıp atlamış. Güm! Temel yine bağırmış:"Sen sağ kolunu yana aç öyle atla!" İkinci de Temel'in dediğini yapmış. Güm! Üçüncüye de:"Sen de iki kolunu yana yapıştır öyle atla!" demiş, o da Temel'in dediğini yapmış. Güm! Bu arada yoldan geçen adamın biri sormuş: "Kardeşim siz ne yapıyorsunuz Allah aşkına?" Temel dönmüş:"Ne var? Tetris oynuyoruz."
Kaptan
Bir savaş gemisi karanlık ve sisli bir gecede yol alıyormuş. Derken kaptan köşkündeki komutan tam karşıda ve uzakta üzerlerine doğru gelen bir ışık farketmiş. Hemen karşı tarafa sinyal göndererek su mesajı geçmiş:"Derhal rotanızı 30 derece doğuya çeviriniz!" Karşıdan anında cevap gelmiş:"Sen rotanı 30 derece batıya çevir!" Komutan şaşırmış, biraz da sinirlenmiş, mesajı tekrarlamış:"Rotanı derhal 30 derece doğuya çevir, emrediyorum!" Karşıdan cevap:"Asıl sen rotanı 30 derece batıya çevireceksin!"Komutan öfkeden küplere binmiş, bir mesaj daha yollamiş:"Ben 30 yıllık kaptanım, sana son kez emrediyorum, rotanı 30 derece batıya çevir!""Sen 30 senelik kaptansan ben de 20 senelik denizciyim, sen rotanı 30 derece doğuya çevir!"Komutan, o kadar sinirlenmiş ki, hemen mürettebata bütün topları ateşe hazır hale getirmelerini emretmiş ve son kez bir mesaj göndermiş: "Burası bir savaş gemisi, derhal rotanı 30 derece batıya çevirmezsen ateşe başlayacağız.""Buras da bir deniz feneri. Sen rotanı bir an önce 30 derece doğuya çevirmezsen birazdan kayalara çarpacaksın."
Ana tarafından
İstanbul'da bir berberde, Dursun Karadenizlilerin çok cesur erkekler olduğunu, sabunsuz traş olduklarını iddia edip ilk denemeyi biraz zor ve acılı da olsa kendisinde yaptırmış. Dursun'un traşı acı içerisinde bittikten sonra Temel koltuğa oturunca berber: "Siz de Karadenizlisiniz, sizinki de mi sabunsuz?", diye sorunca Temel,"Ben ana tarafından İstanbulluyum." demiş.
Uçak fabrikası
Uçak fabrikasında yeni bir tasarım. Herşey mükemmel. İlk test uçuşu fakat uçağın kanatları gövdeyle bağlantı yerinden kopuyor. Tüm ekip enkazın başında. Birisi "kanatla gövdenin birleştiği yerlere delik delin" diyor. Yeniden hesaplamalar, iki yıllık çalışma, test uçuşu. Ne yazık ki akıbet aynı. Kanatlar yok. Fabrikaya taşınan enkazın başındaki acayip adamdan aynı öneri. "Delik delin kardeşim." Üçüncü denemenin de akıbeti aynı olunca proje sorumluları acayip adamın dediklerini uygularlar. Sonuç tam bir BAŞARI. İnanılmaz bir sağlamlık. Acayip adamı fabrika içinde bulurlar ve proje müdürünün önüne getirirler. "Biz bu kadar Profesör ve Mühendis, bilim adamı çözemedik, sen çözdün bu sorunu; kimsin sen?" Adamcağız sıkılarak: "Tuvalet temizleyicisiyim, kahrolası tuvalet kağıtları hiç bir zaman delikli yerlerinden kopmazlar da!"
Dargınlık
Temel ile karısı kavga edip küsmüşler ve birbirleriyle konuşmuyorlarmış. İsteklerini bir kağıda yazarak gideriyorlarmış. Yine bir akşam Temel kağıda:"Fadime beni sabah 6 da uyandır." diye yazmış.Sabah olduğunda bir uyanmış ki saat 8. Tam Fadime'ye bağıracakken bakmış ki kağıda bir not eklenmiş: "Temel kalk, saat 6."
Kutup ayısı
Soğuk bir kutup gecesinde yavru kutup ayısı annesine yaklaşarak:"Anne, ben kutup ayısı mıyım?""Evet oğlum.""Peki anne sen de kutup ayısı mısın?""Evet oğlum.""Peki anne, babam da kutup ayısı mı?"
"Tabii ki oğlum."
"Peki anne dedem, dedemin dedeleri falan hepsi kutup ayısı mıydı?
"Evet oğlum hepsi kutup ayısıydı."
"Yani sülalemizde bi karışıklık falan yok di mi anne?"
"Yok tabi oğlum hepimiz kutup ayısıydık, niye soruyorsun?"
"Üşüyorum anne neden üşüyorum ben?"
Pazarlık
Kayseri'de bir ilkokulda matematik dersinde öğretmen öğrenciye sormuş:"Altı kere altı?""Otuz dokuz.""Otur, sıfır." diye bağırmış öğretmen.Öğrencinin bir arkadaşı dönüp merakla sormuş:"Ya bildiğin halde neden otuz dokuz dedin?""Pazarlık edecektim, anlamadı."
Dalgıç
Adam işten eve gelmiş. Karısı yatak odasında sevgilisi olduğundan heyecanlı:"Hayırdır erken geldin?" demiş. Adam: "İşim erken bitti biraz uyuyacağım." derken yatakodasına girmiş. Bir bakmış balkonda bir adam var. Tutmuş adamın yakasından: "Ne yapıyorsun kardeşim burada?" demiş. Balkondaki adam: "Abi ben paraşütçüyüm, rüzgarda sürüklendim balkona inmek zorunda kaldım." demiş.Adam, balkondaki adamın yakasını bırakmış. "Doğru söylüyorsundur birader. Küvetinde dalgıç çıkan evin balkonuna paraşütçü inmez mi?"
Trafik kazası
Kaza yerinin etrafını önce polis kordonu sonra da büyük bir meraklı kalabalığı çevirmişti. Gazetesine, iyi bir kaza fotoğrafı yetiştirmek isteyen uyanık foto muhabiri çemberleri aşamayınca:"Yol verin! Yol verin! Ben kaza kurbanının oğluyum!" diye bağırmağa başladı. Kenara çekilip yol verdiler. Foto muhabiri yaklaştı. Arabanın önünde bir eşek yatıyordu.
Fare misin?
Adamın biri kendini fare zannettigi için akıl hastenesine düşmüş. Tedavisi bittikten sonra doktor sormuş:"Şimdi sen bir fare misin yoksa insan mı?" "Fare olur mu doktor bey ben bir insanım." "O zaman artık gidebilirsin iyileştin artık." demiş doktor. Adam kapıdan çıkmış ve imdat diye bağırarak tekrar içeri girmiş doktor ne oldu diye sormuş. Adam:"Bir kedi gördüm de ondan korktum." demiş. Doktor : "Hani sen artık kendini bir fare zannetmiyordun?" demiş. Adam da:"Ben fare olmadığımı biliyorum bilmesine de kedi nerden bilsin?"
Pratik çözüm
Adamın biri psikologa gitmiş ve sıkıntısını anlatmaya başlamış:"Geceleri uyuyamıyorum efendim, sürekli yatağın altında biri varmış gibi geliyor. Yatağın altına iniyorum, bu seferde sanki yatağın üzerinde birileri varmış gibi geliyor." Doktor:"Alt aylık bir çalışma sonucu bu sorunu hallederiz." demiş."Peki vizite ücreti ne kadar?" diye sormuş adam."Seans başı 50 dolar haftada üç seans." diye cevaplamış doktor. Adam da fiyatı duyunca hemen kalkıp çıkmış muayenehaneden. Doktor, bir kaç ay sonra sokakta hastaya rastlamış alaycı bir tavırla gülerek:"Ne oldu hastalıktan kurtulabildin mi?" diye sorunca adam da gülerek:"Evet hem de bir şişe şaraba hallettim." Doktor çok şaşırmış:"Nasıl yani?""Sizden çıktıktan sonra birahaneye uğradım, biramı içerken yanımdaki berduşla dertleştik, ona bir şişe şarap ısmarladım, o da bana karyolanın bacaklarını kesmemi tavsiye etti."
İki sarhoş
İki sarhoş yolda gidiyorlarmış. Arabayı kullanan sormuş: "Şehre yaklaştık mı?""Evet, az yolumuz kaldı.""Nereden anladın?""Nereden olacak, gitgide daha çok insanı eziyoruz da ondan."
Tatlı mı?
İki akıl hastası havuzun başına gelirler, biri hemen havuza atlar, suyu içer, azıcık içtikten sonra tükürür bunu gören diğer akıl hastası:"Ne yaptın sen şimdi?" der. Havuzdaki hasta: "Geçen gün iki şeker atmıştım, tatlı oldu mu diye bakıyordum ama olmamış." der.Dışardaki hasta: "Sen deli misin nesin yahu, karıştırsana…"
Duyma bozukluğu
Adam doktora gider :"Doktor bey, galiba karımda işitme kaybı başladı. Ne yapabiliriz?" Doktor :"Eve gittiginiz zaman, karınızın arkasında, biraz uzakta durun. Normal bir sesle ona soru sorun. Eger sizi duymazsa biraz daha yaklaşın ve sorunuzu tekrarlayın. Hangi mesafede duyduğunu tespit edelim, ona göre bir tedavi uygularız."Adam eve döner. Karısı mutfakta yemekle uğrasmaktadır. Adam mutfağın kapısında durur ve normal bir sesle:"Hayatım, ne yiyoruz bu akşam?" diye sorar.Karısı cevap vermez. Adam bir iki adım atar ve bir kez daha sorar:"Hayatım, ne yiyoruz bu akşam?"Karısı yine cevap vermez. Adam kadının dibine kadar gelir ve tekrarlar:"Hayatım, ne yiyoruz bu akşam?"Karısı öfkeyle dönerek cevap verir:"Üçtür köfte diyorum ya!"
Şıp diye
Adam, tıklım tıklım dolu bir hipermarketteymiş. Alışveriş eden çok güzel bir kadının yanına sokulmuş:"Afedersiniz hanımefendi, karımı kaybettim bulamıyorum, benimle biraz konuşur musunuz?"Güzel kadın tepkili bir şekilde:"Karınızı kaybetmenizle benim ne ilgim var?"Adam izah etmiş:"Rica ederim, lütfen yanlış anlamayın. Ne zaman güzel bir kadınla iki çift laf etmeye kalkışsam, karım şıp diye damlar da."
Sıfırdan yüze
Üç adam barda oturmuş konuşuyorlarmış.Birincisi demiş ki: "Karıma öyle bir hediye aldım ki, 6 saniyede 0'dan 100'e çıkıyor." Diğerleri anlamamışlar."Ne aldın?" diye sormuşlar."Beyaz bir Porsche aldım. Çok mutlu oldu." diye cevap vermiş.İkinci adam demiş ki:"Ben de geçen doğum gününde karıma 4 saniyede 0'dan 100'e çıkan birşey almıştım."Hemen anlamışlar tabi."Vaay, yoksa Ferrari mi aldın?"Adam gülümsemiş:"Evet, kıpkırmızı bir Ferrari aldım. Gerçekten de ona çok yakıştı." demiş.Bu sefer üçüncü adama sormuşlar:"Peki sen ne aldın karına?"Adam:"Ben öyle birşey aldım ki; sadece 2 saniyede 0'dan 100'e çıkıyor."Adamlar şaşırmışlar:"Atıyorsun!" demişler, "Öyle bir araba olmaz ki?!""Araba aldığımı kim söyledi?" demiş adam. Diğerleri:"Ne aldın peki?" diye sormuşlar. Adam cevap vermiş:"Baskül."
Telekom
Rus fizikçiler, yerin 100 metre altında bakır tel bulduklarını, bunun ise atalarının bundan 1000 yıl öncesinde telefon şebekelerinin oldugunu kanıtladığını duyurdular. Bu olaydan 1 hafta sonra Amerikan gazetelerinden cevap geldi. Amerikan bilim adamları, yerin 200 metre altında 2000 yıl öncesine ait fiber optik hatlar bulduklarını, ve bunun, Amerikan toplumunun, Ruslardan 1000 yıl önce gelişmiş dijital haberleşme sistemlerini kullandığının kanıtı oldugunu söylediler. Bir hafta geçmeden Türk gazetelerinden cevap geldi. Türk bilim adamları yerin 500 metre altına kadar kazdıklarını ve hiçbirşey bulamadıklarını, bunun ise atalarının 5000 yıl öncesinde mobil telefon ve kablosuz iletişim sistemlerine sahip olduklarının kanıtı olduğunu söylediler...
Uzay görevi
Nasa Mars'a insan gönderecekmiş. Sadece bir kişi gidebilecek, giden de geri dönemeyecekmiş. İlk aday olan mühendise bu iş için ne kadar isteyeceğini sormuşlar:"1 Milyon Dolar." demiş ve eklemiş "Kızılhaç'a bağışlayacağım."İkinci aday olan doktora da aynı soruyu sormuşlar. Doktor:"2 Milyon Dolar." demiş. "Bir milyonunu aileme vereceğim bir milyonunu da tıbbi araştırmalara bağışlayacağım."Üçüncü aday olan Temel aynı soruya:"3 Milyon Dolar." diye cevap verince yetkililer neden herkesten fazla istediğini sormuşlar. Temel yetkililere doğru eğilmiş, kısık bir sesle:"1,5 milyonunu ben alırım, 1,5 milyonunu size veririm, mühendisi de Mars a göndeririz."
Çok kalabalık
Doktorlar akıl hastalarını test etmek istiyorlarmış ve kim iyileştiyse, onu taburcu edeceklermiş. Duvara kocaman bir otobüs resmi çizerek akıl hastalarına "Atlayın otobüse!" demişler. Tümü birer birer otobüs resmine çarpıp yere düşmeye başlamış ama bir tanesi hariç. Doktorlar bu hastaya "Sen niye binmiyorsun?" diye sormuşlar.
Olanları uzaktan izleyen hasta cevap vermiş:
"Çok kalabalık. Taksiye bineceğim."
Azrail ve Temel
Azrail Temel'in yanına gelir ve "Kardeş vaktin tamam hadi gidelim." der.Temel de uyanık ya, yalvarır "Bana 5 yıl süre ver ondan sonra gel al canımı." Azrail "Tamam." der. Temel de kendi kendine pilot olursam beni havada yakalayamaz derken 5 yılın sonunda Azrail pilot Temel'in yanına gelir ve"Vakit doldu gidelim." der.Temel de "Şimdi canımı alsan arkada 300 yolcu var onlar ne olacak?" diye sorar.Azrail: "Çok güzel olacak. Hepinizi bir araya getirene kadar canım çıktı zaten."
Yapıştım
Bir gün bir bilim adamı yılbaşı nedeniyle hastaneleri gezip iyileşen akıl hastalarını salmaya karar vermiş. Bir sürü hastaneyi gezmis fakat hiç iyileştiğine kanaat getirilen akıl hastasına rastlamamış.En sonunda bir hastaneye gitmiş bir de bakmış ki bütün hastalar zıplıyor, hemen onlarla ilgilenen doktorlara sormuş: "Bunlar neden böyle zıplıyorlar?"Doktor:"Bunlar kendilerini mısır patlağı zannediyorlar." demiş. Bir de bakmışlar ki bir tanesi zıplamadan yatağın üzerinde sabit bir şekilde duruyormuş. Hemen ona yaklaşarak sormuş:"Sen neden zıplamıyorsun?""Ben tavaya yapıştım.”
Ayı bu
Bir avcı, evine gelen misafirlerine eski bir ayı postunu göstererek der ki: "Bu ayıyı Bolu ormanlarında vurmuştum."Misafirlerden biri, bu palavraya inanmayıp sorar: "Nasıl olur? Kutup ayısı bu. Bolu'da bulunmaz."Avcı gülümseyerek cevap verir:"Kardeşim ayı bu. Buranın kutup olmadığını, Bolu ormanları olduğunu nereden bilsin?"
Bebek gibi
Huzurevinin bahçesinde iki tonton yaşlı adam bi banka oturmuşlaflıyorlarmış:
"Aaah ah... Yaş oldu 73. Elim ayağım tutmuyor, her tarafım ağrıyor. Benle aynı yaşta değil misin sen? Kendini nasıl hissediyorsun?"
"Yeni doğmuş bir bebek gibi."
"A aa! Nasıl yani?"
"Kafamda saç yok, ağzımda diş yok, galiba az önce de altıma kaçırdım."
Uzay
Uluslararası bir toplantıda konuşulurken, Amerikalı: "Biz Mars'a gideceğiz." demiş. Alman: "Biz yakıtsız giden otomobil üreteceğiz." demiş. Fransız: "Atom bombasını etkisiz hale getirecek projelerimiz var." demiş. Temel de onlardan geri kalmamak için : "Biz de güneşe gideceğiz." demiş. "Güneşe gidemezsiniz, demişler. Güneş yakar."Temel gülümsemiş: "O kadar da enayi değiliz, tabi." demiş. "Akşam serinliğinde gideceğiz."
Astronot
3 astronotun uzaya gönderilmelerine karar verilir. Bunlardan biri Alman, biri İngiliz biri de Temel. Uzay görevinin süresi ayları bulacağından her birinin en önemli ihtiyaçlarını sorulur. Alman: Bol bira ister.İngiliz: Bana bol bol viski. En son Temel'e sorarlar. Temel:"Bana da bol bol sigara." der.Astronotların istekleri yerine getirilir ve kendilerine görev boyunca sıkıntısını çekmeyecekleri kadar talep ettikleri her ne ise uzay mekiğine yüklenir, fırlatma yapılır ve görev başlar.Aylarca süren görev sonunda dünyaya geri dönerler. Tabi aileler merakla bekliyor. Önce Alman iniyor, zaten iri yarı olduğu halde kocaman da bira göbeği yapmış. Sonra İngiliz iniyor, hala zil zurna sarhoş. En sonunda uzay mekiğinden Temel'in inmesine sıra geliyor. Temel kapıda görünür görünmez fırlıyor ağzında sigarayla:"Allahını seven bana ateş versin!!!"
Espri
Dursun: "Temel, oruçluyken kaç hamsi yiyebilirsin?"Temel: "Yüz tane yerim."Dursun: "Yiyemezsin, ilkini yiyince orucun bozulur çünkü."Bu cevap Temel'in çok hoşuna gitmiş, başlamış mahallede gezmeye, soruyu soracak adam arıyormuş o anda İdris ile karşılaşmış.Temel: "İdris, oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyebilirsin?"İdris: "Bin tane falan yerim herhalde."Temel: "Yüz deseydin sana çok güzel bi espri yapacaktım ama…"
Tembih
Bütün erkekler mahşer yerinde toplanmış, başlarında bir melek, herkes şaşkın şaşkın birbirine bakıyormuş. Melek herkesi susturup: "Karısından korkanlar şu tarafa geçsin!" diye bağırmış. Kendisinden geçmiş, bodur, pısırık birisi hariç hepsi meleğin söylediği tarafa geçmiş. Bütün erkekler dönüp geçmeyen adama bakmışlar özenerek. Melek sormuş: "Sen korkmuyor musun karından?"Adam cevap vermiş:"Yok korkmak korkmamak değil mevzu benim derdim başka. Karım burada kalmamı tembihledi."
Üniforma
Zararsız bir akıl hastası ile bir polis bir handa, aynı odada misafir olurlar. Akıl hastası hancıya sabah erken yola çıkması gerektiğini söyler ve sabah ezanında uyandırılmasını rica eder. Hancı akıl hastasını istediği vakitte uyandırır. Karanlıkta giyinmeye çalışan akıl hastası yanlışlıkla polisin üniformasını giyer ve yola koylulur. Epey yol katettikten sonra ortalık aydınlanınca üzerindekileri fark eder ve çok sinirlenir:"Vay aptal hancı! Benim yerime polisi uyandırmış!"
21 Mart 2009 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder